Meme kanseri riskini doğru beslenerek azaltın

30 Mayıs 2010 Pazar

Meme kanserinin beslenme ile çok önemli ilişkisi var. Sebze ve meyveden zengin beslenmek, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durmak, günlük gıda alımına C vitamini ve beta karoten gibi antioksidanların eklenmesi koruyucu olabilir

Meme kanseri nedir?

Prof. Dr. Erkan Topuz: Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı çoğalmalarına meme kanseri denir.

Meme kanseri sık görülüyor mu?

Prof. Dr. Erkan Topuz: Evet, her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Son 20-30 yılda meme kanseri vakaları 2 katına çıkmasına rağmen, ölüm oranı artmıyor. Çünkü mamografi sayesinde erken teşhis edilen hastalık, ölümcül hale gelmeden tedavi ediliyor.

Meme kanseri neden bu kadar yaygın?

Prof. Dr. Erkan Topuz: Elektronik aletler, cep telefonları, böcek ilaçları, plastikler, deterjanlar, östrojen hormonunu taklit eden kozmetikler, metaller, mobilya cilaları, gazete-dergi kağıdındaki boyalar, fast food (hazır yiyecekler), aşırı şişmanlık, hormonlu gıdalar, erken ergenlik, erken menopoz, alkol, sigara kullanımı... Bütün bunlar meme kanserinin sıklığını artırıyor.

Doğum kontrol hapları meme kanseri riskini artırıyor mu?

Prof. Dr. Erkan Topuz: Evet. Ayrıca menopoz belirtilerinin önlenmesi için kullanılan hormonlar da riski artırıyor. Menopozlu kadınlarda kilo alımına çok dikkat etmek lazım. Çünkü menopozlu kadınlarda östrojen hormonu yağ dokusunda birikip kansere zemin hazırlar.

Ailesinde meme kanseri olanların riski çok mu yüksek?

Prof. Dr. Erkan Topuz: Her 100 meme kanserli kadından 5-7’sinin yakın akrabalarında meme kanseri öyküsü var. Ailesel kanseri olanlarda yumurtalık kanseri riski de yüksek. Bu nedenle sıkı takip edilmeleri gerekir. Anne, kız kardeş, teyze, hala gibi yakınlarında meme kanseri olanlar meme muayenesine 18, mamografiye 25 yaşında başlamalı; 30-35 yaşından itibaren de 6 ayda bir kadın doğum muayenesinden geçmeli; gerekirse tümörü gösteren kan testlerini (ca12 5 ve ca15 3) yaptırmalı.

Meme kanseri en çok hangi kadınları tehdit ediyor?

Prof. Dr. Erkan Topuz: 40 yaş üstü kadınlarda meme kanseri 3 kat daha fazla görülüyor. Aile öyküsü olanlarda bu risk 11 kata çıkıyor. Meme biyopsisinde atipik hiperplazi (kansere dönüşme ihtimali olan hücreler) olanlar ve daha önce diğer memesinde kanser çıkanlarda da risk çok yüksek. 31 yaşından sonra doğum yapanlarda, ilk doğumunu 18 yaşından önce yapan kadınlara göre meme kanseri gelişme ihtimali 4 kat daha fazla.

Kimler orta derecede riskli kabul edilir?

Prof. Dr. Erkan Topuz: Menopoz nedeniyle hormon replasman tedavisi alanlar, doğum kontrol hapı kullananlar, erken adet görenler, geç menopoza girenler, ailede yumurtalık, rahim ve bağırsak kanseri hikayesi olanlar, diyabet hastaları ve alkol kullananlar orta derecede risk taşır. 67 bin vakalık bir çalışmada 3 kadeh içkinin meme kanseri riskini yüzde 30 artırdığı görülmüş. Yine 320 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışma, 1 kadeh içkinin meme kanserine yakalanma olasılığını yüzde 10-15 oranında artırdığını ortaya koymuş.

Meme kanseri riskini azaltan faktörler neler?

Prof. Dr. Erkan Topuz: 18 yaşından önce doğum yapanlarda, 37 yaşından önce jinekolojik ameliyat nedeniyle yumurtalıkları alınan kadınlarda meme kanseri daha az görülüyor. Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiş. Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi var. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması, günlük gıda alımına C vitamini, beta karoten gibi antioksidanların eklenmesi koruyucudur.

Gen (canlıların her türlü özelliklerini belirleyen kalıtım maddesinin en küçük birimi) çalışmaları sayesinde 10 yaşındaki bir çocuk incelendiğinde ona '45 yaşına geldiğinde kansere yakalanabilirsin' denecek ve önlem alması sağlanacak. P 53 diye adlandırılan bir gen bulundu. P 53 kanserli hücrelere intihar etmesini emrediyor. İleride bu özellikteki genleri kanser hastasına vererek sorunu kökten çözeceğiz.

KEMOTERAPİNİN YAN ETKİLERİ BİTİYOR

Kanserli hücreleri öldürmek için kullanılan kemoterapi vücudun sağlam hücrelerine de zarar veriyor. Hedefe yönelik geliştirilen yeni ilaçlar kanser hücrelerini bulup onları yok ediyor. Böylece hastada hiçbir yan etki ortaya çıkmıyor. Bu ilaçlar lenf bezi kanserinde ömrü çok uzattı. Akciğer kanserinde mucize yarattı. Kısa bir süre sonra bütün kanser türlerinde bu ilaçlar kullanılabilecek.

ERKEN TEŞHİS İMKANLARI ÇOK ARTTI

Kemoterapi ilaçlarının yüzde 80'i artık ağızdan alınabiliyor. Etkisi de eskiye göre çok daha yüksek. Yeni teşhis yöntemleri sayesinde kanser artık çok çok erken safhada tespit ediliyor. Bu hastaların tamamı tedavi edilebiliyor. Yeni radyoterapi cihazları sayesinde bazı tümörler narkozsuz, kansız ve ağrısız çıkarılabiliyor.

HAZIRLAYAN: ÖZGÜR GÖKMEN ÇELENK

KAYNAK http://www.posta.com.tr/saglik/

Devamını Oku - Meme kanseri riskini doğru beslenerek azaltın

Kanser hakkında en çok merak edilen 10 sorunun cevabını Prof. Dr. Erkan Topuz verdi

Kanserden korunmak için nasıl beslenmeliyim?

CEVAP: Günde en az 3 orta boy meyve, 2 tabak çiğ ya da pişmiş sebze yiyin. Yoğurt, balık, havuç, zerdeçal, kara erik, karnabahar, brokoli, beyaz lahana, küçük kuru fasulye, bezelye, domates, semizotu, yaban mersini, ananas, arnavut biberi, kuşkonmaz, yer elması, kereviz, fesleğen, tarhun, soğan, sarımsak, yeşil kabak, kırmızı turp, elma sirkesi tüketin. Her gün bir avuç ayçekirdeği ve ceviz yiyin.

Hangi sıklıkta mamografi çektirmeliyim?

CEVAP: Ailesinde meme kanseri olanlar en geç 30 yaşından itibaren mamografi çektirmeye başlamalı. Ailede meme kanseri öyküsü yoksa ilk mamografi 35 yaşında çekilmeli. Sorun yoksa ikinci kontrol 40 yaşına ertelenmeli. 40’ından sonra her kadın yılda en az 1 kez mamografi-ultrasonografi yaptırmalı.

Meme kanserinden nasıl korunurum?

CEVAP: Yoğurt, yağsız beyaz peynir, çökelek yiyin. Beta karoten içeren vişne, karpuz, çilek, domates, kara üzüm, karadut ve havuç tüketin. Brokoli, karnabahar, beyaz lahana, kırmızı lahana, kıvırcık salata, semizotu, turp, kereviz, yer elması, bezelye, enginar ve yeşil kabak yiyin. Haftada 1 kere kuru fasulye tüketin. Karahindiba, kuzukulağı, biberiye ve tere yiyin. Günde en az 2 fincan yeşil çay için. Limon, portakal ve mandalina kabuğundan çay yapın. Nar ve nar suyu meme kanserinde tümörü öldürüyor. İçkiden mutlaka uzak durun.

Stres kansere yol açar mı?

CEVAP: Son yıllarda stres kanseri hazırlayıcı bir sebep olarak görülüyor. Özellikle bir yakının sırasız ölümü, beklenmeyen boşanma, parasal sorunlar, iş hayatında çöküş gibi sebepler kanseri açığa çıkarabiliyor. Uzun süreli stres bağışıklık sistemini zayıflatarak uyuyan kanseri tetikleyip uyandırabiliyor.

Kemoterapi nedeniyle dökülen saçlar ne zaman çıkar?

CEVAP: Kemoterapi bittikten sonra saçlar 1 ay içinde çıkmaya başar. 6 aydan sonra da saçlar eskisi gibi taranır hale gelir.

Kemoterapi sırasında nasıl beslenmek gerekir?

CEVAP: Omega 3 yağ asitlerinden zengin sardalya, somon gibi balıkları tercih edin. El ve ayaklarda karıncalanma, hissizliğe karşı arnavut biberi yiyin. C vitamini alın. İlaçların etkisini azalttığı için başta greyfurttan uzak durun. Selenyum ve likopen bağışıklık sistemini güçlendirir. Tahıl, nişasta, brokoli, lahana, soğan, sarımsak gibi kükürt oranı yüksek olan sebzeler bolca selenyum içerir. Günde 2 bardak domates suyu için. Koyu yeşil yapraklı sebzeler ve turunçgiller bol miktarda folik asit içerir. E vitamini içeren ceviz, badem ve fındık yiyin. Ananas, çörekotu ve kara üzüm tüketin.

Kemoterapide ağızda çıkan yaralar için ne yapılmalı?

CEVAP: Kemoterapi sırasında ağızda mutlaka yara çıkacak diye bir durum söz konusu değil. Çıkarsa şunları yapın: Dişlerinizi düzenli fırçalayın. Yumuşak diş fırçası kullanın. Ağzınızı nemli tutun. Alkol içeren gargaralardan kaçının. 1 bardak ılık su içine 1 çay kaşığı karbonat karıştırın ve bu suyla ağzınızı ara ara çalkalayın. Baharatlı, tuzlu gıdalardan uzak durun. Ananas, çilek, üzüm, elma, nar suyu için. Alkol ve sigara kullanmayın. Bol bol su için. Karadut şurubu, zencefil ve papatya çayı tavsiye ederim.

Prostat kanserinden nasıl korunurum?

CEVAP: Prostat kanseri 50 yaşından sonra her üç erkekten birinde görülür. Belirti vermeden ilerler. Çok ilerlediğinde bel ağrısıyla kendini gösterir. Bel ağrısı hastalığın kemiklere atladığının işaretidir. Korunmak için 40 yaşından sonra bütün erkeklere 6 ayda bir PSA’sına (prostat kanserini gösteren kan testi) baktırmasını ve yılda 1 kez prostat muayenesi olmasını öneririz. Korunmak için domatesi bol tüketin. Soya fasulyesi yiyin. Haftada 2-3 kez balık tüketin. Az yağlı yoğurt, peynir ve çökeleği tercih edin. Kabuğu ve çekirdeğiyle birlikte kara üzüm yiyin. Haftada 2 kez kurubaklagil tüketin. Kızarmış yiyeceklerden uzak durun. Et seçiminiz balık, hindi ve tavuk olsun. Her gün 5-7 porsiyon sebze meyve yiyin. Sofranızda brokoli, karnabahar, beyaz ve kırmızı lahana, kabak, semizotu, kıvırcık salata ve biberiyeye yer açın. Düzenli uyuyun. Kabız kalmayın. Boy-kilo endeksine dikkat! Her gün yarım saat egzersiz yapın.

Kanserin en sık görülen belirtileri nelerdir?

CEVAP: Devamlı halsizlik: Genellikle kanserin ileri aşamalarında ortaya çıkıyor. Fakat bazı kanser türlerinde erken dönemlerde de halsizlik görülebilir. Uzun süreli aşırı yorgunluk kanser başta olmak üzere pek çok hastalığın işareti olabilir.

İstek dışı kilo kaybı: Ağırlığınızın yüzde 10’undan fazlasını istem dışı kaybettiyseniz hemen doktora gidin.

Ağrı: Ağrı genellikle kanser başka organlara ya da sinirlere atladığında ortaya çıkar.

Ateş: Kanserle bağlantı olan ateş, devamlıdır ya da sık sık kaybolup belirir.

Bağırsak düzenindeki değişiklikler: Tuvalet alışkanlıkları normalken son dönemlerde uzun süreli kabızlık, uzun süreli ishal, dışkıda kan gibi sorunlar varsa bir uzmana danışın.

Kronik öksürük: Devamlı, yeni ortaya çıkmış ya da giderek kötüleşen öksürüğün nedeni mutlaka araştırılmalı.

Çocuğumu kanserden nasıl korurum?

CEVAP: Çocuğunuzu plastik, pet şişeler, şampuan, deterjanlar, egzoz gazı, oda spreyleri gibi maddelerden uzak tutun. Hazır yiyecekler, fast food yedirmeyin. Cep telefonuyla konuşturmayın. Ya da cep telefonu kullanımını 30 saniye ile sınırlayın.

HAZIRLAYAN: ÖZGÜR GÖKMEN ÇELENK

KAYNAK http://www.posta.com.tr/saglik/


Devamını Oku - Kanser hakkında en çok merak edilen 10 sorunun cevabını Prof. Dr. Erkan Topuz verdi

Anne sütü kanser hücrelerini öldürüyor

İsveçli araştırmacılar, anne sütünde bulunan bir maddenin kanser hücrelerini öldürebilme yeteneğine sahip olduğunu keşfettiler.

PLoS One Journal isimli dergide yayınlanan çalışmada, "HAMLET" olarak bilinen maddenin yıllar önce keşfedildiğini belirten araştırmacılar, bugüne kadar bunun insanlar üzerinde denenmediğini açıkladılar.

İsveç'te Lund Üniversitesi tarafından yürütülen deneyde, mesane kanseri hastaları HAMLET ile tedavi edildi. Her tedaviden sonra, hastalar idrarlarındaki ölü kanser hücrelerini dışarıya çıkardılar.

Önceki laboratuar deneyleri HAMLET'in 40 çeşit kanser hücresini öldürebildiğini göstermişti, ancak bu araştırma insanlar üzerinde test edilen ilk çalışma oldu. Araştırmacılar, bir sonraki adımda ise bu maddeyi cilt ve beyin tümörleri üzerinde test edecekler.

Kaynak: www.zaman.com.tr
İlgili başka bir yazı Sizintida...tıklayın....
Devamını Oku - Anne sütü kanser hücrelerini öldürüyor

Kanser hücrelerini öldüren meyveler

Kanser hücrelerini öldüren meyveler

Araştırmacılar, bu iki meyvede olan bileşimin kanser hücrelerini kısa sürede öldürdüğünü ispatladılar.

Texas Agrilife Research Merkezi araştırmacıları, sadece şeftali ve erikte çok yüksek oranda bulunan iki fenolik bileşimin kanser hücrelerini kısa sürede öldürdüğünü ispatladılar ve sonuçlarını Journal of Agriculture and Food Chemistry Dergisi’nin son sayısında yayımladılar. Araştırıcılardan Dr. David Bryne, “Kemoterapi tüm hücreleri öldürebilirken meyve kökenli bileşimler sağlıklı hücreleri hiç etkilemez, fakat kanser hücrelerine toksik yani öldürücü etki yapar” dedi.

Meyvelerdeki antioksidan oranlarını da araştıran bilim adamları, bilinen bütün meyveler içerisinde eriğin en yüksek oranı taşıdığını görünce şaşırdılar. Dünyadaki kadın ölümlerinin % 16’sı meme kanserinden kaynaklanıyor. Bu yüzden özellikle şeftali ve eriğin tedavi edici etkilerinin kadınlara tanıtılarak tüketimlerinin artırılması öneriliyor.

Kaynak: www.internethaber.com

Devamını Oku - Kanser hücrelerini öldüren meyveler

Gebelikte folik asit ve kullanımları

Folik Asit, yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunan, bebekte sinir sistemi hastalıkları riskini azaltan, hücre büyümesi ve organ gelişiminde rol oynayan bir B vitaminidir (B9). İnce bağırsakta emilir, karaciğerde metabolize olur. Vücudun tüm biyolojik olaylarında yer alan DNA ve kan hücrelerinden alyuvar oluşumu, aminoasit metabolizması, hücre büyüme ve yenilenmesi için dışarıdan vücuda alınması gereken önemli bir vitamindir. B9 vitamini (Folik Asit) depolamaz. Genellikle vücut rezervleri bir kaç ay için yeterlidir ve dolayısıyla vücut için daimi folik asit kaynağı yoksa eksiklik yaşamak çok kolaydır. Doğum kontrol ilaçlarının kullanımı sırasında ve sara (epilepsi) tedavisinde kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak da Folik Asit eksikliği gelişebilir.

Folik Asit suda eriyen bir vitamin olup, eksikliğinde”pernisyöz anemi”denilen bir kansızlık türüne yol açtığı bilinmektedir.

Başlıca Folik Asit yönünden zengin besin maddeleri ise şunlardır:
Fasulye, fındık,ceviz, yumurta sarısı, tahıllar, mercimek, kuşkonmaz, ıspanak, yer fıstığı, portakal, tahıl ekmeği, marul, brokoli gibi yeşil yapraklı sebze ve tahıllar.

Ancak, ışık, ısı ve gıda işleme folik asiti kolayca yok edebilir, dolayısıyla, azami yararı sağlayabilmek için sebze ve meyveleri taze olarak veya mümkün olduğu kadar az pişirilmiş şekilde tüketmek en iyisidir.

Fetal Sinir Sistemi gelişiminde Folik Asitin önemi
Konsepsiyondan sonraki 22-28. günlerde embriyoda nöral tüp oluşur ve kapanır. Nöral tüpten daha sonra omurilik, beyin ve kafatası gelişir. Nöral tüpün kapanmaması sonucu nöral tüp defektleri (NTD) oluşur.Fetal gelişimin ilk günleri, pek çok hasta henüz gebe olduğunu bile fark etmeden önceki dönem olduğu için, folik asit tedavisine gebeliğin birinci ayından sonra başlamak NTD’ni önlemek açısından fayda sağlayamamaktadır. Bu nedenle Amerikan Halk Sağlığı Servisi gebe kalma ihtimali olan her kadının günde 400 μg (mikrogram) folik asit almasını önermiştir. Yapılan araştırmalar sonucu gebe kalmadan önce ve gebeliğin ilk aylarında günde 400 mikrogram (0.4 miligram) alınan folik asitle, bebeklerde ciddi beyin ve omurilik hastalıklarının yüzde 70 oranla azaldığı gözlenmiştir.

Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, gebeliğin 2-12. haftaları arasında yeterli miktarda alınamazsa özellikle beyin ve omurilik ile ilgili anormalliklerle birlikte doğumsal gelişim bozuklukları gösterebilir. Omurganın kapanmayarak açık kalması (spina bifida), beyinin gelişmemesi (anensefali), beyinin kafatası kemiğinden dışarı çıkması gibi (meningomyelosel) en sık rastlanan sinir sistemi hastalıklarını oluşturmaktadır.

Son yıllarda gebe kalmadan önce folik asit kullanmaya başlayanlarda nöral tüp defekti oluşumunun daha az olduğu, önceden nöral tüp defektli doğum yapıp folik asit kullananlarda da nüks olasılığının azaldığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ülkemizde Folik Asit kullanımına ilişkin çalışmalar
“Türkiye’de Konjenital Malformasyon Sıklığı, Dağılımı, Risk aktörleri ve Yeni doğanların Antropometrik Değerlendirmesi Araştırması-1993″ sonucunda ülkemizde NTD’nin binde 3 sıklığında görüldüğü saptanmış ve Türkiye’de sık görülen konjenital anomaliler arasında olduğu belirtilmiştir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada daha önce NTD’li çocuk doğurmuş 190 kadına gebelikten en az 2 ay önce başlayıp en erken gebeliğin ikinci ayına kadar folik asit (5mg/gün) verilmesi sonucu NTD’nin tekrar etmediği izlenmiştir. Aynı çalışmada daha önce NTD’li çocuk öyküsü olup folik asit kullanmayan hastalarda NTD %4.04 oranında tekrar görülmüştür.

NTD ile Folik Asit ilişkisi bu kadar net olmasına rağmen üreme çağındaki kadınlarda konuyla ilgili bilgi eksikliğini gösteren ülkemizde yapılmış çalışmalar mevcuttur. Son bir yıl içinde doğum yapmış 818 kadının dahil edildiği bir ankette katılımcıların sadece % 22’sinin folik asitle ilgili bilgisi olduğu görülmüştür. Aynı çalışmada hastaların %13′ü folik asit ile NTD bağlantısını bildiklerini söylemişlerdir.

Epilepsi (sara) hastası gebelerde Folik Asit kullanımı ve dikkat edilecek hususlar
Epilesi hastası gebeler Günde 1 mg Folik Asit mutlaka almalıdırlar.
Epilepsili gebelerde Folik Asit yüksek dozlarda kullanıldığı takdirde, karaciğerde mikrozomal enzimleri indüklemek suretiyle antiepileptik (karbamazepin, valproik asit, fenitoin ve fenobarbital gibi) ilaçların etkinliğini azaltmaktadır. Diğer taraftan ise antiepileptik ilaç alan kadınlar Folik Asit eksikliği gelişimi açısından risk grubundadırlar. Bu nedenle epilepsili hastalarda Folik Asit dozu iyi ayarlanmalı ve sıkı takip edilmelidir. Antikonvülzanlar aynı zamanda 1-25 dihidroksi-kolekalsiferol oluşumunu azalttıklarından, bu ilaçları alan kadınların günde 1 mg Folik Asit desteğinin yanı sıra D vitamini almaları önerilmektedir . Ayrıca antiepileptik ilaç kullanan gebelerde doğum öncesi kanama riskinin yüksek olduğu hallerde yeni doğanın hemorajik hastalığı açısından dikkatli olunmalıdır.

Folik Asit kullanımı ile ilgili öneriler;

1. Folik Asit kullanımına gebe kalmadan 6-8 hafta önce başlamalı ve gebeliğin ilk 12 haftası boyunca sürdürülmelidir.

2. Gebelik planlayanlar folik asitten zengin besinleri tüketmeli ve bunları fazla pişirmekten kaçınmalıdır.

3. Günlük 400 mikrogram (0.4 mg)Folik Asit alımı yeterlidir.

4. Daha önce nöral tüp defektli gebelik öyküsü olanlarda doz 4000 mikrogram / gün (4 mg /gün) olarak planlanan gebeliğin en az 3 ay öncesinden verilmeli ve gebeliğin ilk 12 haftası boyunca aynı dozda sürdürülmelidir. Bu gebelerde tek başına folik asit içeren ilaçlar tercih edilmelidir.

5. Antikonvülzan alan kadınların günlük folik asit alımı 1mg’a yükseltilmeli ve antikonvülzan düzeyleri dikkatle izlenmelidir.

6. Gebe kalmadan önce Folik Asit kullanmayanlar da, gebelikleri farkedildiği anda folik asit başlayıp, 12. haftaya kadar sürdürmeli ve lohusalık döneminde de devam edilmelidir.

Op.Dr.Hüseyin ŞAHİN

Kaynak: www.habersaglik.net

Devamını Oku - Gebelikte folik asit ve kullanımları

Pratik ve ilginç güzellik tüyoları

Lekelerin üzerine konan çay poşeti veya yumurta beyazından maske gibi ilk bakışta aklınıza yatmayan güzellik önerilerini hafife almayın. Kimileri hayat kurtarıcı olabilir!

Güzel gözükmek için ille de büyük paralar harcamanıza ve saatlerce uğraşmanıza gerek yok. Cosmopolitan dergisi, son derece basit ve masrafsız işlemlerle daha güzel gözükmenin yollarını yazdı..

VÜCUDUNUZU AVOKADO İLE YUMUŞATIN
Olgun
bir avokadonun çekirdeğini çıkartıp kabuklarını soyduktan sonra meyveyi tüm vücudunuzda gezdirin. Bu işleme 20 dakika boyunca devam ettikten sonra duşa girin. Doğal nemlendirici özelliği sayesinde avokadonun cildinizi nasıl yumuşattığına inanamayacaksınız.

AKAN MAKYAJINIZI KOLAYCA DÜZELTİN
Yeniden
makyaj yapmaya vaktiniz yoksa, bir kulak pamuğunu makyaj temizleyicisine batırın ve makyajınızın sadece akan kısımlarını silin.

DİŞLERİNİZİ GARGARA İLE FIRÇALAYIN
Kendinizi, dişlerinizi temizleyemeyecek kadar yorgun hissediyorsanız, ağzınızı bir gargara ile çalkalayın. Ardından kuru diş fırçanızla, diş etlerinizin dişlerinizle buluştuğu noktaları hafif hafif fırçalayın.

FIRÇANIZA SAÇ SPREYİ SIKIN
Saçlarınızı kuruttuktan sonra fırçanızın üzerine bir miktar saç spreyi sıkın ve saçınızı tarayın. Böylelikle saçlarınız kaskatı olmadan hacmini ve parlaklığını korur.

NEMLENDİRİCİYE BEBE YAĞI KATIN
Parlak
ama çok yağlı olmayan bacaklara sahip olmak için günlük vücut nemlendiricinizin içine bir damla bebe yağı ekleyin.

BİTKİ YAĞINDAN YARARLANIN
Tırnakların
etrafını çevreleyen ölü derilerin sertleşip şeytantırnağına dönüşmemesi için, bir miktar kayısı yağı damlatın.

KALEMİNİZİ DONDURUN
Göz
kaleminizin ucunun uygulama sırasında dağılmasını istemiyorsanız, onu 15 dakikalığına buzluğa koyun. Çıkardığınızda ucunun sertleştiğini ve cildinizde rahatça hareket ettiğini göreceksiniz.

YUMURTA BEYAZINDAN MASKE YAPIN
Cildinizi evde uygulanan yöntemlerle de canlandırabilirsiniz. Bir yumurtanın sarısıyla beyazını ayırın. Ayırdığınız beyazı cildinize maske halinde yayın. Proteinler cildinizin nemini geri kazanmasını sağlar. Beş dakika sonra yüzünüzü yıkayın.

LEKELERE ÇAY POŞETİ
Eğer
cildiniz bir sebepten ötürü tahriş olmuş ve şişkin görünümdeyse, demli ve soğuk bir poşet yeşil çayı iki dakikalığına cildinizin üzerine yerleştirin. Yeşil çayın içeriğindeki antioksidanlar kızarıklığı dindirecektir.

BACAKLARINIZI SAÇ KREMİYLE TIRAŞ EDİN
Tıraş
köpüğünüz bittiyse onun yerine saç kremi kullanabilirsiniz. Bu krem, tüylerinizi yumuşatarak tıraşı kolaylaştırır ve bacaklarınızı da ipeksi bir yumuşaklığa kavuşturur.

VÜCUT KREMİNİZİ KİŞİSELLEŞTİRİN
Parfümlü
vücut ürünlerine onlarca para ödemek yerine kendi kreminizi yapabilirsiniz. Kokusuz ve yoğun formüllü bir vücut kremine damlatacağınız birkaç damla parfüm ile saatlerce kalıcı kokmanın keyfine varın.

KİRPİKLERİNİZİ YUMUŞATIN
Makyaj
yapmadan gözlerinizle ilgi çekmek için, kirpiklerinizin ucuna hafif bir miktar vazelin uygulayıp, tarayın. Böylelikle daha çekici ve ışıldayan bakışlara sahip olacaksınız.

UÇUKLARI KREMLE YATIŞTIRIN
Uçuğun
çıkmaya başladığını hissettiğiniz anda üzerine yoğun formüllü bir nemlendirici sürerek daha kötü bir hale gelmesini önlemiş olursunuz.

DUDAKLARA GÖZ FARI
Eğer
rujunuz yanınızda değilse, doğal tonlardaki göz farınızı dudaklarınıza uygulayıp, üzerine nemlendirici sürebilirsiniz.

İNATÇI RUJLARA MAKYAJ TEMİZLEYİCİSİ
Kırmızı ruju ovalayarak çıkarmaya çalışmayın. Ruj, ağzınızın çevresine dağılarak kötü bir görüntüye sebep olabilir. Bunun yerine, küçük bir makyaj pamuğunu veya kağıt mendili makyaj temizleyicisine batırıp rujunuzu silmeniz daha uygun olur.

SAÇ DİPLERİNİZE PUDRA UYGULAYIN
Saç telleriniz kolay yağlanan bir yapıya sahipse, geniş uçlu bir makyaj fırçasını toz pudranın içine batırın. Üzerindeki fazlalığı azalttıktan sonra pudrayı saç diplerinize uygulayın. Bu pudra saç diplerinizde bulunan fazla yağı emerek tutamlarınızın arasına karışır. Bu tazelenme hissi ise kendinize olan güveniniz de artar.

KİRPİK KIVIRICINIZI ISITIN
Kirpikleriniz düzse, metal kirpik kıvırıcınızı birkaç dakikalığına fönle ısıtın. Böylelikle kirpikleriniz daha kolay şekil alır. Ayrıca suya dayanıklı bir maskara diğerlerinden daha hızlı kuruduğu için kirpiklerin kıvrımını ortaya çıkarır.

Kaynak: www.sabah.com.tr

Devamını Oku - Pratik ve ilginç güzellik tüyoları

Ağrısız ameliyatsız saç ekimi

Saç ekiminde geliştirilen ameliyatsız ve ağrısız yeni yönteme, erkekler kadar kadınlar ilgi göstermeye başladı.

İzmir'deki bir güzellik ve saç ekim organizasyonunun Genel Koordinatörü Mahmut Kök, saç ekimi konusunda yakın zamana kadar ameliyatlı yöntem uygulandığını, daha sonra fue yöntemi adı altında yeni bir yöntem geliştirildiğini anlattı.

Kök, yeni yöntemin ameliyatsız ve acısız olduğunu, hastayı rahatsız etmediğini ve mükemmel sonuçlar verdiğini söyledi. Başın yan ve arka bölümünden mikro motor cihazı ile tek tek saç toplandığını ve toplanan saçların tasnif edilmesinden sonra açılan kanallara dikim yapıldığını ifade eden Kök, “Doktor tarafından yapılan saç ekiminden sonra ikinci gün muayene, kontrol ve pansuman var. Dördüncü gün saç yıkanıyor. Daha sonra hastanın merkez ve doktorla ilgisi kalıyor. 6'ncı ayın sonunda hastanın saçların normal düzeye geliyor” dedi.

Yabancı müşteriler de var

Kök, söz konusu yöntemin uygulanmadığı dönemde, erkeklerin bilgi almak için geldiğini, ancak ameliyattan korkarak saç ektirmekten vazgeçtiğini, Fue yöntemi sayesinde operasyon sayısında ciddi artış olduğunu anlattı. Yılda 400-500 kişinin saç ekimi için organizasyona başvuruda bulunduğunu dile getiren Mahmut Kök, “Gelenler arasında Avrupalılar da var, Kazakistan'dan, Suudi Arabistan gibi ülkelerden adımızı duyup gelenler de var” diye konuştu.

Saçı olmadığı için çeşitli sıkıntılar yaşayanlar tanıdığını belirten Kök, “Saç ektirme operasyonu bu tür insanlar için bence şart. Ayrıca internette arkadaşlık sitesinde fotoğrafınız 10 saniye içinde beğenilir ya da beğenilmez. Kelseniz kaybettiniz. Erkekler bunu görüyorlar ve kellikten kurtulmak istiyorlar” dedi. Kök, saç ekim ücretinin 2 bin lira ile 8 bin lira arasında değiştiğini söyledi.

Kaynak: www.hurriyet.com.tr

Devamını Oku - Ağrısız ameliyatsız saç ekimi

Saçlarınız daha hızlı uzasın!

Saçlarınızın daha kısa sürede hızla uzamasını sağlayabilirsiniz. Çabuk saç uzatan öneriler..

1- Düzeni aralıklarla kestirmek saçın çabuk uzamasını sağlamıyor ancak bir anda 4-5 cm birden kısaltımasına engel oluyor.
Bu düzeltmeler sadece saçınızın sağlıklı uzamasına yardımcı oluyor.

2- Saç ürünlerine yüklenmek ve saçtaki nemi yok edecek şekilde ısı veren gereçler kullanmak tutamlarınızın uzamasını engeller. Bu nedenle saçlarınıza özel bir bakım uygulamalısınız.

Temiz bir saç derisi için: Bir ölçek hamamelis (cadı fındığı) çiçeğini bir ölçek ağız gargarası ile karıştırın (bu maddeler saç derisini temizler). Bu karışımı sprey formlu bir şişenin içine dökün ve tüm saç derinize sıkın. Beş dakika boyunca masaj yaparak yedirdikten sonra yıkayıp durulayın.

Güçlü ve sağlıklı tutamlar için: Bir bardak zeytinyağını hafif ılıyana kadar mikrodalga fırında ısıtın. Ardından bu yağı nemli saçlarınızın üzerine dökerek tüm tutamlarınıza yedirin. Başınıza havlu sarıp 20 dakika kadar bekletin. Son olarak durulayın, şampuanla yıkayıp nemlendirici maske uygulayın.

3- Folik asidi, tahminen bu maddeyi oldukça fazla kullanan hamile kadınlarla özdeşleştiriyorsunuzdur. Ancak bu hamile kalmayı destekleyici içerik saçın yapı taşı olan keratin proteininin de oluşmasını sağlıyor. Ayrıca saçların kuvvetlenmesine yardımcı olan çinko, biyotin ve demir gibi besleyici içerikleri de kullanmanızda fayda var. Bu maddeleri içerek besin desteklerini edindikten sonra (doktorunuza da danışarak) günlük beslenme düzeninizi tekrar değerlendirin. Kingsley, diyetinizde yapmanız gereken ilk değişikliğin protein alımını artırmak olduğunu belirtiyor. Günlük yumurta, peynir, balık, tavuk veya hindi tüketiminizi iki porsiyona çıkarmalısınız.

4- Sabah kahvaltı edin. Sabahları enerjiye ihtiyacınız olur eğer kahvaltı etmezseniz saçlarınız sağlığını kaybedebilir çünkü saç foliküllerinin tutamları uzatmak için enerjiye ihtiyacı vardır. Her dört saatte bir mutlaka bir ara öğün tüketin. Fındık, badem, yeşil sebzeler ve somon saçların uzaması konusundaoldukça işe yarayan besinlerdir.

5- Son olarak rahatlamaya çalışın. Stres sindirim sistemini yavaşlatır ve hormonlarınızı yorarak kan akıiının saç foliküllerine gitmesini engeller. Bu önerileri uygulayarak dört ile altı ay içerisinde gözle görülür bir fark hissedebilirsiniz. Yaza kadar upuzun saçlara sahip olmaya hazır olun.

Uzamayı tetikleyen ufak öneriler

Saçlarınızın uzama hızı size yavaş geliyor veya belirli bir uzunluğa geldikten sonra o uzunlukta takılıp kalıyorsa, tutamlarınızı bebek muamelesi yapmalısınız. İşte bunun sebepleri:

Şımartın

İçeriğinde nemlendirici özellikli shea veya avokado yağı bulunan şampuan ve saç kremlerini seçmeye özen gösterin. Bu içerikler tutamlarınızı dolgun gösterir ki bu da saçların gelişimi açısından oldukça önemlidir . Narin saç uçlarının uzamaya fırsatları kalmadan kırılmaları oldukça sık görülen bir durumdur.

Ovalayın

Yüzünüzü temizlemek için onu musluk altına tutmak yetmez öyle değil mi? Aynı şekilde saç derinizin de dokunulmaya ihtiyacı vardır. Saç derisinde biriken kir, yağ ve ölü hücre katmanları tutamlarınızın uzamasını engelleyebilir. Bu nedenle saç derinize masaj yapmanız gerektiğini savunan Kingsley, uçları yuvarlatılmış bir fırça tercih etmenizi öneriyor. Fırçanız yoksa, parmaklarınız yardımıyla duştan önce yalnızca iki dakikanızı saç derinize masaj yapmaya ayırabilirsiniz.

Tarz yaratın

Kullandığınız ısı kaynağı aletler ve saç fırçaları tutamlarınızın üzerinde bulunan koruyucu kalkanı yıpratır. Yıpranan saçlar da kolayca kopmaya meyilli hale gelir. Bunu engellemek için saçlarınızı yalnızca geniş dişli bir tarak ile açın, ısıya karşı koruyucu saç ürünleri kullanın ve pazar günlerini saçın için de tatil edin. Tutamlarınızı haftada en az bir gün saç kurutma makinesi veya maşadan mahrum etmek bile saçların sağlığı açısından fayda sağlar. Kolay dalgalar için nemli saçlarınızı örebilir, böylece doğal dalgalar yaratabilirsiniz.

Acil yardım

Saç renginize göre yaptıracağınız ek saçlar doğal görünümlü uzun tutamlara kavuşmanızı sağlayabilir. Bu saçlara sahip olmak için kuaförünüze danışmakta fayda var.

Takmaya başlamadan önce ekleri istediğiniz forma sokun (düz veya dalgalı). Ardından saçınızın büyük kısmını tepenizde toplayın.

Eklentileri takacağınız tutamları krepe yaparak saçların kaymasını engelleyin. En uzun ek saçı başınızın arkasında tam olarak sabitleyin.

Yanlardan birer tutam saç alın ve yan klipsleri bu bölgelere tutturun. Eklentiler gözünüze uzun geliyorsa ucundan bir miktar kesebilirsiniz.

Tepede topladığınız tutamları serbest bırakın. Üstte kalan tutamları saçınızın geri kalanına uyacak biçimde şekillendirin.

Kaynak: village.mynet.com

Devamını Oku - Saçlarınız daha hızlı uzasın!

Ozon yağı tedavisi ve ozon hakkında ayrıntılı bilgi

Ozon Yağı ; Mucizenin yağ hali

Ozonlanmış yağ cilt bakım pazarında devrim yapıyor. Saf oksijen molekülleri ozonlanmış zeytin yağında jel olarak bekletiliyor ve kolayca deriye masaj yapılarak alınabiliyor. Bebeksi görünüşünüzü geri kazanmanız ozonlanmış yağ ile mümkün. Sağlıkla parlayan, güçlü cilde sahipolmak için ozonlanmış yağ en uygun çözüm.

OZON NEDİR ?

Aktif oksijen ( Ozon O3 ) bilinen en etkili mikrop öldürücü ve koku gidericidir. Güneşin ultraviyole ışını ve yıldırım anında ortay çıkan elektrik arkları ile oluşan ozon, dünyanın etrafında koruyucu kalkan olarak mevcuttur ve canlıları güneşin radyasyon etkisine karşı korur. Yıldırımlar sonucu oluşan ozon, havayı temizler.Özellikle yükseltilerde ve deniz kenarlarında, taze hava kokusu diye içimize çektiğimiz, havada bu hissi yaratan, yıldırımlar sırasında meydana gelmiş olan ozondur. Günümüzde, ozonun birçok faydasından yararlanmak amacıyla ozon üretim teknolojileri geliştirilmiştir ve ozon terapi Almanya, Fransa, Kanada, Rusya ve Japonya gibi birçok ülkede kabul görmüştür. Bu ülkelerde sadece ozonterapi yapan binlerce klinik vardır.

OZONLU YAĞIN TARİHÇESİ

Doğal olarak beliren ozon gazı dezenfektan ve arındırıcı olarak ilk 1881 de kullanıldı. 1926 da, Berlin’deki Kaiser Institute’ ten Dr. Otto Warburg kanserin sebebinin hücresel boyuttaki oksijen eksikliği olduğunu duyurdu. 1931’de Nobel Tıp Ödülünü, ardından tekrar 1944’te aynı ödülü kazandı. Tıp dalında 2 Nobel Ödülü kazanmış tek kişidir. 1950’lerin başlarında, ABD’de ozonlanmış yağ sıvı yağın bir formu olarak pazarlanmaya başladı. Yara temizliğinde dezenfektan olarak büyük takdir topladı. Fakat o zamanlar ticari kullanıma uygun olmadığı için rabet edilmedi. O günlerde ozon jeneratörleri yeteri kadar güçlü değildi ve zeytinyağı yeterli seviyede ozonlanamıyordu.
Ozon Nasıl Yağlanır?
YAĞ NASIL OZONLANIR?

Ozon, zeytinyağı içerisine uzun zaman aralıkları kullanılarak ilave edildiğinde, zeytin yağı ozonu içerisinde tutarak koyulaşır. Bu jel soğutulduğu zaman ozonu yıllarca içerisinde tutar. Ozonlanmış yağ cilde uygulandığı zaman cilt hastalıkları üzerinde çok olumlu etkiler göstermiştir. Özellikle yanıklarda bu etki çok fazladır.Kesinlikle sizi incitmez ve büyük olasılıkla mükemmel sonuçlar yaratır. Bir kez yağ ozonlandığında soğutucu da bozulmadan çok uzun süre kalır.

OZONLANMIŞ YAĞ VÜCUDA NASIL UYGULANIR?

Ozonlanmış yağ; yüz, boyun, abdomen ve uyluklardaki belirli aktif noktalara uygulanarak hücrenin vital proseslerini stimüle eden ve böylece dokuları gençleştiren hücre katalizör görevi görür. Uygulandığında bölgedeki kan akışı artar ve yaşlı hücrelerin ölmesi hızlanır. Yaşlılığa ve yüz hareketlerine bağlı olarak ortaya çıkan kırışıkların düzelmesine yardım eder, göz etrafındaki şişlik ve halkaları yok eder. Cildin elastikiyetini düzeltmek için ozonlanmış yağ birebirdir. Ozonlanmış yağ başarılı bir şekilde selülit tedavisinde de uygulanır. Ozonlanmış yağ masaj yoluyla uygulanabilir ve olumlu etkileri kısa sürede gözlenebilir.

OZONLANMIŞ YAĞIN RAF ÖMRÜ NE KADARDIR?

Ozonlamış yağın son kullanma tarihi yoktur. 17 yıl kalıcı olduğuna dair raporlar mevcuttur. Uzun süre saklamak için, buzdolabında ya da soğutucuda bekletilmesi gerekir. Ozonlanmış yağ 10 sene dondurularak test edilmiş ve %98 oranında ilk hali kadar etkili olduğu saptanmıştır.

OZONLANMIŞ YAĞIN ETKİLİ OLDUĞU RAHATSIZLIKLAR

Ozonlanmış yağ Avrupada yüzyılardır deri rahatsızlıklarını yatıştırmak ve tedavi etmek için kullanılmaktadır. Sır, ozonun çok saf zeytin yağıyla birleştirilmesindedir. Çünkü ozonlanmış yağın değişimleri çok hızlıdır ve etkisini birkaç günde gösterir.

Ozon, lezyonlardaki oksijen stoğunu arttırır. Yara tedavisini ilerletip hızlandırır. Bacteria, fungi , fotozoa gibi virüsleri yok eder. Bu mikroplar genellikle anaerobiktir. Oksijene aç ortamda gelişirler. Ozonla ( oksijenin çok aktif hali ) temas ettiklerinde hücre duvarları yok olur. Ozon bunu sağlıklı hücrelere ve dokulara zarar vermeden başarır.

Ozonlanmış yağ;
egzema, kesikler, yanıklar ve güneş yanıkları, mantar enfeksiyonları, bacak ülserleri, yatak yaraları, hemoroidler, arı sokmaları, böcek ısırıkları, akne gibi cilt kaynaklı rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca soğuk aldıysanız göğsünüze masaj da yapabilirsiniz.

Akne;
Yüzünüzü yıkadıktan sonra sonra günde iki kere ozonlanmış jeli uygulayın. Ozonlanmış jel yüzünüzdeki dolaşımı arttırır ve gün içerisinde karşılaştığınız zararlı toksinlerden arınmak için yardım eder.

Sporcu Ayakları;
Temiz ve kuru ayağınıza günde 2,3 kere uygulayın.Ayak mantarlarını ayağınızdan uzak tutar. Çürükler; Ozonlu jeli çürüğe uygulayın. Ağrıyı azaltır, hücre dokularını iyileştirir, iyileşme sürecini hızlandırır.

Kesikler, yaralar;
Ozonlu jel her türlü cilt yarası ve sıyrık için birebirdir. Çünkü mükemmel bir antiseptiktir. Çok hafiftir kesinlikle acı yapmaz, günde iki kez uygulayabilirsiniz..

Kepek ve kafa derisi problemleri;
Saçınızı yıkayın. Daha sonra ozonlu jeli saç derisine uygulayın.Derinin içerisine doğru masaj yapın. Eğer mümkünse saçlarınızı hafif sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin.

Egzema;
Günde 2 kez derinizdeki etkilenmiş bölgelere uygulayın. Lipodermic banyo için 1 çay kaşığı ozonlu jeli suya katın.

Pişik;
Pişik olan yerlere uygulayın. Acıyı ve yanmayı durdurmaya, iyileştirme yardımcı olur. İyileşene kadar günde 2 yada 3 kez uygulayın. Bebeğinizin banyosuna birkaç damla ozonlu jel katmayı unutmayın.

Baş ağrısı;
Ağrıyan bölgenize 1-2 damla ozonlanmış jel ile masaj yapın.

Hemoroidler;
Tahriş, kaşıntı ve ağrıyı azaltmak için anal bölgeye ozonlanmış jeli uygulayın. İyileşene dek günde 2-3 kez tekrarlayın.

Sinek ısırıkları ve arı sokmaları; Ozonlanmış jeli etkilenmiş bölgeye ovarak uygulayın. Kaşıntıyı çabucak yok eder. Bir antiseptik gibi davranır. Acıyı azaltmaya ve iyileştirmeye yardım eder.
Kas Ağrıları; Spazm, kramp ve ağrıları iyileştirmek için etkilenmiş bölgeye yavaşça masaj yapın. Ozonlanmış jel özellikle sırt ağrıları ve boyun ağrıları için birebirdir.

Tırnak mantarı;
Tırnağı mümkün olduğu kadar kesin. Sonra ozonlu jelle ovun. Mantar oksijen olan yerde yaşayamaz,Günde iki kez uygulayın.

Ter ;
Ozonlu jel , hafif, çok etkili bir deodorant olarak kullanılabilir. Hassas koltukaltı dokularını tahriş etmez.

Güneş yanıkları;
Ozonlanmış yağ güneş yanıklarından hemen kurtulmanızı sağlar.Kabarmaları engeller.

Çatlak Dudaklar;
Ozonlu jeli dudaklara uygulayın.Çabuk ve kesin sonuç.

Devamını Oku - Ozon yağı tedavisi ve ozon hakkında ayrıntılı bilgi

Doğru nefes alma tekniği

Nefes almak basit ve doğal bir eylem olması gerektiği halde çoğumuz yanlış nefes alıyoruz ve bu yanlışlığı o kadar uzun süredir yapıyoruz ki doğrusu ile ilgili da hiçbir şey hatırlamıyoruz. Nefes aldığımızı zannediyoruz ama esasında tek yaptığımız nefesi içimizde tutmak: bilhassa karınlarını içerisine çekip durmayı alışkanlık durumuna getiren kadınlarda doğal nefes alıp verme işlemi tamamen bozuluyor. Kısaca, yanlış nefes alarak nefesin vücudumuza vereceği pek çok iyilikten mahrum olmuş oluyoruz!

Doğru Nefes Almanın Önemi

Nefes almak doğal ve otomatik bir dürtüdür. Farkında olmasak da nefes alırız. O halde nasıl nefes alınması gerektiğini öğrenmek saçma gelebilir. Ancak, alışkanlıklar vakit içerisinde ve farkında olmadan doğru nefes almayı kişiye unutturabilir! Örneğin doğru nefes almayı önleyen duruşları alışkanlık durumuna getirdiğimizde kısa nefesler akciğerin maksimum kapasiteyle çalışmasını önleyebilir. Bundan başka yaşadığımız sosyal koşullar sağlığımız ve solunum sistemimiz için tam olarak ideal olmayabilir.

Nefes almak iki nedenle çok önemlidir:

- Vücudumuza ve organlarımıza yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereksinim duydukları oksijeni sağlar

- Vücuttan atılması gereken atık ve toksinlerden kurtulma yoludur.

Oksijen vücudun ana ihtiyacıdır: İç organların, bezlerin, sinir sistemi ve beynin çalışması için elzemdir. Besin olmadan birkaç hafta, su olmadan birkaç gün yaşanabilir ama oksijen olmadan birkaç dakikadan fazla yaşanamaz.

Beynin diğer organlara oranla daha fazla oksijene gereksinimi vardır. Yeterli oksijen almazsa zihinsel bulanıklık, olumsuz düşünce, depresyon ve peşinden işitme ve görme bozuklukları başlar. Yaşlılar ve damar tıkanıklığı olanlar beyinlerine yeterli oksijen gitmediğinden genellikle olumsuz ve depresif olur. Akut bir dolaşım bozukluğunun kalbe giden oksijeni durdurması kalp krizi, beyne giden oksijeni durdurması da beyin kanamasına yol açar. Yetersiz oksijen almanın yaratabileceği rahatsızlık ve hastalıkların listesi uzun: Sonuç olarak oksijen “kaliteli ve sağlıklı” bir yaşam için çok önemli ve gerekli!

Özellikle oturarak çalışan insanların devamlı yorgun hissetmeleri, sinirli ve verimsiz olmalarının ana sebeplerinden biri yetersiz oksijendir. Uyku düzenlerinde de problem yaşarlar ve dolayısıyla güne kötü başlarlar. Fasit döngüde bağışıklık sistemleri de zayıflar ve problemler artarak devam eder. Doğru nefes almak bütün bu problemleri ortadan kaldırabileceği ve bu nedenle hayat kalitesiyle paralel olarak başarıyı da artıracağı için mühimdir.

Canlılık ve gençliliğin ana sırlarından biri temiz kan dolaşımıdır. Bunu elde etmenin en kolay yolu da soluduğumuz havada saklıdır. Doğru nefes alarak vücudun bütün organlarının doğru beslenmesini sağlayacak ve verimlilik sürelerini artıracak; bu arada daha sağlıklı bir cilde de kavuşacaksınız. Kısaca doğru nefes almak gençleşme sürecinizi başlatacaktır.

Nerede yanlış yapıyoruz?

Nefesimiz fazla sık ve fazla sığ! yeterince oksijen almıyor ve yeterince karbon dioksit vermiyoruz. Sonuçta vücutlarımız oksijene aç ve fazla toksinle yüklü! vücuttaki her hücrenin oksijene gereksinimi vardır ve canlılık seviyemiz bütün hücrelerimizin sağlıklı olmalarıyla direkt ilişkilidir.

Sığ nefes alıp vermek akciğerlerin yeterince çalışmamasına sebep olur. Sonuç olarak bazı işlevlerini kaybederek cansızlığı artırır, yaşlanmayı hızlandırır, bağışıklık sistemini bozar. Örneğin fil gibi yavaş nefes alıp veren hayvanların ömürleri daha uzundur. Daha yavaş ve daha derin nefes alıp vermemiz gerekmektedir.

Neden sık ve sığ nefes alırız? Bunun ana sebepleri aşağıdakilerdir:

- Genellikle acelemiz vardır. Nefesimiz de bu düzene uyum temin eder.

- Modern yaşamın stresi hızlı ve sığ nefes almamıza sebep olur.

- Basitçe hislerimize kapılıyoruz: Hızla sinirlenebiliyor, kızabiliyor veya endişelenebiliyoruz. Bütün bu olumsuz duygular nefesin hızlanarak sığlaşmasına neden olur.

- Modern teknoloji fiziksel aktivitelerimizin çoğunu yok etmiş taktirde. Bu da doğru nefes için ters bir etki.

- Daha çok kapalı alanlarda çalışıyoruz. Bu da daha fazla kirli hava solumamız anlamına geliyor. Vücut otomatik olarak daha az nefes alarak kendini korumaya çalışırken, yanlış nefes almak bir alışkanlık durumuna geliyor.

Yaşam ilerledikçe yanlış nefes alma alışkanlığı kalıcı bir hale gelir ancak bilinçli bir biçimde doğru nefes almaya tekrar yönelirsek zarardan dönülebilir.

“Normal” dediğimiz hayat tarzımızda akciğer kapasitesinin %10′unu kullanırız. Bu yaşamak için yeterli olmakla birlikte “sağlıklı” olmak için yeterli değildir.

Nefesin anatomisi

Normal nefes alırken, hava, özel bir güç, ses veya abartılı bir hareket yapılmadan burundan alınır. Kısaca, farkına varılmadan yapılır. Çoğumuzun içimize aldığımız havanın hangi yolu kat ederek nereye, nasıl ulaştığı konusunda fikri yoktur.

Her normal, abartısız nefesin dört ana etabı vardır:

- Nefes alınır

- Nefes vermeden önce kısa bir duruş aşaması vardır

- Nefes verilir

- Tekrardan nefes almadan önce kısa bir duruş aşaması vardır.

Duruş aşamalarından hiçbiri esasında duruş değildir çünkü her ikisi birbirine ters iki akım arasındaki dönüşümü temin eder.

Birçok nefes çeşidi içerisinde 10 bariz çeşit nefes vardır, bu da nefesin esasında ne kadar karmaşık bir yapısı olduğunun kanıtıdır:

- Gürültülü veya sessiz nefes

- Hızlı veya yavaş nefes

- Tertipli veya düzensiz nefes

- Düzgün veya düzensiz nefes

- Derin veya sığ nefes

- Eforlu veya eforsuz alınan nefes

- İstemli veya istemsiz nefes

- Ağızdan veya burundan alınan nefes

- Rahat veya sıkıntılı nefes

- Yüksek, orta, alçak nefes (nefesin nereye alındığıyla ilgili ayrım)

Nefesle ilgili organlarımız ise şunlardır:

- Burun ve ağız

- Farinks ve larinks

- Bronşlar

- Akciğerler ve torasks

Ortalama bir yetişkin dinlenirken dakikada 16 kez nefes alıp verir. İçimize çektiğimiz hava yaklaşık olarak %79 nitrojen, %20-21 oksijen, 0.04% karbondioksit ve az oranda diğer gazlar ve su buharıdır. Dışarıya verilen nefeste ise %79 nitrojen, %16 oksijen, %4 karbondioksit ve az oranda diğer gazlarla su buharı bulunur. Yani nefes alıp verirken yaşanan en önemli değişim %4 oksijen oranıyla %4 karbondioksit oranıdır.

Nefes Alma Teknikleri

Çoğumuz üç veya dört tür solunum kullanırız. Bunlar yüksek, orta, alçak veya komple solunum türleridir. Komple solunum diğer üçünün birden kullanılmasıyla alınan nefes şeklidir.

Yüksek solunum: Göğüs ve akciğerlerin üst tarafında meydana gelen ve göğüs kafesi, omuz ve ensenin kalkmasıyla meydana gelen solunumdur. Astımlı kişiler, fazla sıkı kemer takmış olanlar, midesi fazla dolu olanlar veya çabuk nefes nefese kalanlar sık sık bu solunum türüne sığınır. Bu nefes alma biçimi sığdır ve alınan nefesin çoğu lazım yerlere ulaşmaz. Akciğerlerin yalnızca az kapasitesi olan üst lobları kullanıldığından bu solunum biçimi en istenmeyen sayılabilir. Dar kıyafetler kullanan kadınlar arasında yaygın olan bu solunum türü sindirim sorunu olan kişilerde de görülür.

Alçak solunum: Göğüs ve akciğerlerin alt tarafında meydana gelen solunumdur. Yüksek veya orta solunumdan çok daha aktiftir. Bu solunumu kullanmak için nefes alırken yavaşça mideyi öne iter ve nefes verirken midenin yerine dönmesine izin verirsiniz. Diğerlerinden iyi olmasının dört ana nedeni vardır:

1. Nefes alırken daha fazla hava çekilir çünkü akciğerlerin alt lobları buna daha müsaittir.

2. Diyafram ikinci bir kalp görevi görerek pistona benzer hareketi ciğerlerin altını genişleterek damarlardaki akışı artırır; bu da dolaşımın genel anlamda iyileşmesine sebep olur.

3. Bölgedeki diğer organlara diyaframın yukarı-aşağı hareketi sayesinde masaj yapılmış olur.

4. Bu solunumun sinir sistemine de olumlu tesirleri vardır.

Orta solunum: Bunu anlatmak diğerlerine oranla daha kolay değildir. Ana hatlarıyla akciğerlerin orta kısımlarına nefes doldurularak yapılan solunum şeklidir. Bu tür de sığ bir solunum şeklidir. Yüksek solunuma oranla iyi ama alçak solunuma göre yetersizdir.

Komple solunum: Tüm solunum sistemini içerir, bundan başka akciğerlerin bütün loblarını kullanmakla kalmaz, onları genişleterek daha fazla hava almalarına da sebep olur. Bu tür nefes yalnızca nefes egzersizleri yapılırken tatbik edilebilir. Normal yaşam süresince alçak solunum uygulamak gerekmektedir.

Doğru nefes almayı öğrenmek

Uyurken derin nefes alırız. Bu nedenle doğru nefes almayı öğrenmek için basit bir yöntem olan uyuma simülasyonu yapmak gerekir: Sırt üstü yatıp gözlerinizi kapatın, bütün vücudunuzu rahatlatıp uyuduğunuzu farz edin ve nefesinizi derinleştirin. Ciğerlerinizin önce alt, sonra orta ve üst loblarını havayla doldurmaya çalışın. Nefes verirken önce üst sonra orta ve en yeni alt loblardaki havayı boşaltmaya çalışın. Bunları yaparken gelişi güzel bir efor harcamayın ve solunumu bütünsel bir işlem olarak gerçekleştirin. Ağzınız kesinlikle kapalı olmalıdır.

Nefes Egzersizleri

Birinci adım

Oda sıcaklığını ve ışığı en rahat edebileceğiniz biçimde ayarlayın.

Sırt üstü yatın ve göbek deliğinizin derhal altına hafif bir kitap yerleştirin.

Kitabın her nefes alışınızda yükselmesini ve nefes verişinizde alçalmasını sağlayacak biçimde nefes alıp verin.

Bunu 3-4 dakika boyunca uygulayın.

İkinci adım

Nefesi karnınıza getirmeyi öğrendikten sonra kitabı bu kez göbek deliğinizin üst tarafına yerleştirin.

Yine tıpkı biçimde nefes alıp verirken kitabın yükselip alçalmasını seyredin.

Bu egzersizi de 3-4 dakika uygulayın.

Üçüncü adım

1 ve 2. adımların karışımını yaparak karnınızın hem altını hem üzerini şişirerek nefes alıp sonra nefesinizi verin.

Dördüncü adım

1, 2 ve 3. adımları bir araya getirerek nefesi göğsünüze getirmeyi öğrenin.

Bu adım çoğu kimseye kolay gelebilir çünkü göğüsten nefes almaya herkes alışıktır ve bu nefes biçimi herkese doğal gelir. Bu taktirde kitabı göğsün üzerine koymak gerekmeyecektir.

Nefes alırken karın altından itibaren karın üstü ve göğsü şişirene kadar içinize nefesi çekin.

Doğru nefes almak işte bu kadar basit! bunu öğrendiğinize göre bundan böyle böyle nefes alarak vücudunuzun aldığı nefesten maksimum miktarda yararlanmasını sağlayacak ve nefeste gizli olan sağlığa kavuşacaksınız!

Tümünü bir araya getirmek…

Kitap yardımı olmadan doğal ve doğru biçimde nefes alıp vermeyi deneyin. Unutmayın üç odayı (karın altı, karın üstü ve göğüs) tamamen nefesinizle doldurduktan sonra boşaltmalısınız.

Nefes alıp verme işlemini yavaş ve güç sarf etmeden gerçekleştirin. Söz konusu olan doğal diyafram solunumudur. Alışmaya veya öğrenmeye çalıştığınız her şeyde olduğu gibi alıştırma gerektirecektir. Bir sure sonra karnınızı nefesle doldurarak solunum yapmak da size doğal gelecektir. Doğru nefes daha az stres, daha huzurlu ve sakin bir vücut demek olduğundan bunun size getireceği faydalar çoktur.

Dikkat!

Doğru ve derin nefes alarak elde edilecek yararlar şunlardır:

Vücuttaki kan kalitesi, artmış olan oksijen oranı nedeniyle yükselir. Bu da sistemden toksinlerin atılmasına yardımcı olur.

Besinler daha iyi emilir ve sindirilir. Mide gibi sindirim sistemi organları daha fazla oksijen alır ve daha iyi çalışır.

Beyin, omurilik, sinir merkezleri ve sinirler dahil olmak üzere sinir sisteminin sağlığında düzelme sağlanır. Bunun sebebi artan oksijen girişiyle sinir sisteminin iyi beslenmiş olmasıdır. Bu da vücudun her bölgesine ulaşan sinir sisteminden bütün vücuda sağlık yayılması anlamına gelir.

Vücudun salgı bezlerinde gençleşme görülür. Bunun sebebi şudur: Beyin diğer organlara kıyasla üç kat fazla oksijene gereksinim duyar. Bu da yeterince beslendiğinde kontrol ettiği bezlerin iyi çalışarak metabolizmanın gençleşmesine yardımcı olacağı anlamına gelir.

Cilt gençleşir. Kırışıklarda azalma yaşanır ve cilt pürüzsüzleşir.

Derin solunum sırasında diyaframın hareketi iç organlara masaj tesiri yaparak bu organlardaki kan dolaşımını uyarır.

Derin, yavaş solunum kalbin yükünü hafifletir. Bu da daha dinç, daha aktif ve güçlü bir kalp demektir. Bundan başka daha düşük tansiyon ve bu nedenle daha az kalp hastalığı olasılığı anlamına da gelir.

Derin ve yavaş solunum kilo kontrolüne de yardımcı olur. Şayet fazla kilonuz varsa fazladan alacağınız oksijen yağlarınızın daha etkili yakılmasına yardımcı olur. Şayet fazla zayıfsanız fazladan alacağınız oksijen aç kalmış olan doku ve bezlerin beslenmesine yardımcı olur. Bir başka söylemle doğru nefes, doğru kiloya yardımcı olur.

Yavaş, derin ve ritmik solunum kasların yavaşlayarak kalp atışlarınızın yavaşlamasını sağlayacak ve sonuçta vücutla birlikte kafanızın da rahatlamasına yardımcı olacaktır.

Devamını Oku - Doğru nefes alma tekniği

ELDE VE AYAKTA NASIR İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ FORMÜLLERİ

Kırlangıçotu (chelidom Majus)

Kırlangıçotu nası ilacı olarak oldukça güçlü bir etkiye sahiptir. Bu mucizevi bitki ile hazırlayabileceğiniz, bitkisel nasır çözümü;

Malzemeler :

1,5 litre su
1 çay kaşığı potasyum klorit
115 gram doğranmış taze kırlangıçotu
250 ml gliserin

Hazırlanışı :

Orta boy bir tencere içerisine suyu ve potasyum kloriti koyun. Kısık ateşte potasyum suda eriyinceye kadar karıştırın. Potasyumun erimesinin ardından ocaktan alın ve kırlangıç otunu ekleyin.

2 saat demlenmeye bırakın. Demlenmenin ardından tencereyi tekrar ocağa alın ve kaynatın. Kaynadıktan sonra 20 dk. kısık ateşte pişirin. Süre sonunda karışımı süzün. (Süzülmüş kırlangıç otlarını atın)

Kalan karışım buharlaşıp, 1,5 su bardağı kalana kadar kaynatın. Kalan sıvıya gliserini ekleyin ve 2-3 dk. kaynatmaya devam edin.

Kullanılışı :

Elde edilen bu mucizevi karışımı günde iki kez uygulayabilirsiniz. Dışarı çıkmadan ve yatmadan uygulanması tavsiye edilir.

Not : Potasyum Klorit, marketlerde ve eczanelerde satılmaktadır.

Kaynak: www.maranki.com


Devamını Oku - ELDE VE AYAKTA NASIR İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ FORMÜLLERİ

Pr.dr.Erkan Topuz önerileri: Kanser tedavisinde ALLAH inancı çok önemli

Pr.dr.Erkan Topuz önerileri: Kanser tedavisinde ALLAH inancı çok önemli

erkan-topuz

Kimi onun açıklamalarına şiddetle karşı çıkıyor, kimi ağzından çıkacakları öğrenmeyi merakla bekliyor. Onkoloji alanında yaptığı çalışmalar ve sıra dışı açıklamalarıyla tanınan Prof. Dr. Erkan Topuz’u konuşmaya ikna etmek kolay değil… Ama Medical Park Göztepe Kanser Hastanesi ekibinin çalışmaları sonuç veriyor, direktörleri Prof. Dr. Erkan Topuz bizimle buluşmayı kabul ediyor. Ünlü hoca tepki alacağını düşünse de anlatıyor: “Yaradana inanmak önemli. Tanrı öyle yaratmıştır ki, kanser tedavisinde en önemli şey inançtır.”

Dünyada 2025 yılında 1 milyara yakın kanser hastası olacak diyorsunuz? Neden bu kadar artacak?
Sigara en önemli sebep. Ardından alkol, toprak kirliği, hava kirliliği ve gıda kirliliği geliyor. Sanayi devriminden sonra dünyada bütün kimyasallar bilinçsizce tüketilmeye başlandı. Bu kimyasallar havamıza, toprağımıza dolaylı olarak gıdalarımıza geçti. Çok bilinçli olarak acil tedbir almak gerekiyor.

Nedir bu tedbirler?
Binlerce tedbir var. Anne karnından başlamak lazım. Eğer çocuğun annesi, babası çok miktarda sigara ve alkol tüketiyorsa kanser riski artar. Çocuk rahme düştükten sonra, 6 ile 8 hafta boyunca anne organik beslenirse çocuğun kansere yakalanma riski düşüyor. Dünyanın en faydalı gıdası anne sütü ama anne sütünde bile 70 tane kimyasala rastlanmış. Bu yüzden çocukların beslenmesi çok önemli. Özellikle ailede daha önce kanser olmuş aile bireyleri varsa. Bir defa çocuk katı yağla beslenmemelidir. Şimdi bunu söyledim diye beni mahkemeye vermeye kalkarlar onun için hemen ilave edeyim. Trans yağ ihtiva eden yağlar tüketilmemelidir. Ama birinci seçeneğimiz zeytinyağıdır, ondan sonra soya yağı gelir.

Son dönemde tereyağına bir dönüş var…
Trabzon yaylalarında beslenmiş bir inekten alınan sütün tereyağını tüketebilirsiniz. Margarin tavsiye etmiyoruz. 1 K-5 Y kuralını tavsiye ediyoruz.

Marmara’da küçük yüzey balıklarını tercih edin

Nedir 1 K-5 Y kuralı?
Çocuklar kırmızı eti bir yiyorsa, beş yeşil yiyecek. Balık önemli bir kanser koruyucusudur ama şimdiki balıklarda da kimyasallar var. İstanbul’da dip balıklarının yüzde 80’inde ağır metaller, kanserojen maddeler vardır. Barbut, kefal, istiridye, karidesten Marmara’daysanız kaçının. Yüzey balıklarını yiyebilirsiniz; çinekop, hamsi, istavrit. Genellikle küçük balıkları tercih edin. Karadeniz’de Tuna Nehri bütün Avrupa’nın pisliğini Karadeniz’e akıtıyor. Buradaki balıklar da kirlendi…

Yağlar konusunda açıklamalar var… Ne öneriyorsunuz?
Meme kanseri için zeytinyağı ve soya yağını karışık tüketmeyi öneriyoruz. Onun dışında fındık yağı, kanola yağı da faydalıdır. Omega 3 ihtiva eden yağlar, balık önemlidir.

Yemeğimizi nasıl pişirelim?
Yemek eğer bir saatte pişecek bir yemekse 3 saatte pişirelim. Kısık ateşte pişirelim. Böylece kimyasallar kanserojene dönüşmez. Fırında pişen yemeği ve haşlamayı tercih edin. Balıkların kabuklarını da atın, yemeyin.

Kanserden korunmak için en çok tüketilmesini ve tüketilmemesini önerdiğiniz gıdalar hangileri?
Yoğurt yiyin ama probiyotik yoğurt. Bütün uzun yaşayan insanların en çok tükettiği madde yoğurttur. Annesi yesin ki çocuk da yesin. Çocuklar organik süt bulursa içsinler. Rafine olmuş gıdalardan kaçınalım. Beyaz şeker, beyaz un ve tuzu az tüketelim. Rafine olmamış, buğday, arpa, çavdar gibi ekmekleri tüketelim. Her meyveyi mevsiminde tüketelim. Hormonlu gıdalar erken gelişmeye sebep olur. Erken adet görmek kanser için risk faktörüdür.

Siz kanser tedavisinde inancın önemli olduğunu da vurguluyorsunuz… Nasıl bir etkisi var?
Evet, yapılan çalışmalar göstermiştir ki bu psikolojik yaklaşım, yani hastaların güçlü bir inanç sisteminin olması, yaradana inanması sonra doktora inanması önemli. Bunları söyleyince adımız başka şeylere çıkıyor. İnanç bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki bağışıklık sistemi güçlü olan kazanır. Ailesinin ve çevresinin ona çok güzel moral vermesi lazım. Bunları söyleyince “Aman doktora bak!” diyorlar ama desinler anasını satayım! Tanrı öyle yaratmıştır ki kanser tedavisinde en önemli şey inançtır, ikincisi doktora inanmaktır, üçüncüsü aile sevgisidir. Bunlar hastayı moralli tutar. Gördüm ki kanserle mücadelede çok daha iyi başarı sağlarlar, tedaviden çok daha iyi netice alırız.

Koyu kırmızı ve koyu yeşiller kanser riskini azaltır

Betakaroten içeren gıdaların başında domates, koyu kırmızılar, koyu siyahlar ve koyu yeşiller var. Koyu kırmızı ve yeşil tükettiğimiz taktirde kanser riskinin azaldığı dünyanın en büyük meme kongresinde anlatıldı.

Kanserden koruyan gıdaların başında kuru fasulye, yeşil mercimek, bezelye, nohut, bakla gelir. Haftada 2-3 kere bunların tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Özellikle yeşil mercimek.

Meme kanserinde en önemli koruyucu gıdalar şunlardır: Brokoli, karnabahar, beyaz lahana, kırmızı lahana, semizotu, kırmızı turp, enginar, bezelye ve diğerleri… Ama brokoliyi tükettiğimiz zaman kesinlikle çiğ ya da buharda pişirip tüketmeliyiz. Karnabahar varsa brokoliyi ikinci planda tutabilirsiniz. Hatta riskli olan gruplarda, brokoli, lahanana ve beyaz lahananın -tiroid şikayeti yoksa- birer avuç suyunu sıkıp içebilirsiniz. Bunların kanserden koruyuculuğu ispat edilmiştir.

En yüksek antioksidan fındığın iç kabuğundadır

Kara kayısı, kara üzüm, kara erik… Bunların tazesini veya kurusunu tüketmelisiniz.
Ceviz, fındık, fıstık, bademi kabuklu almalıyız, kendimiz kırıp yemeliyiz.
Fındığın kabuğunu kırdıktan sonra üzerinde kahverengi bir kabuk vardır. Yapılan son çalışmalar en yüksek antioksidanların burada olduğunu göstermiştir. İlk defa söylüyorum fındığı kırıp üzerindeki yumuşak, ince kahverengi kalan kabuğuyla birlikte yiyin.
Zerdeçal, tanrının insanlara verdiği en önemli koruyucu maddelerden biridir. Turmelik, beyaz zerdeçal dediğimiz ya da sarı safran dediğimiz baharat anti-anjiyotik etki yapıyor. Yani biz turmelik aldığımız zaman korunmuş oluyoruz.
Panax Ginsenk, zencefil, yeşil çay, soya yağı, zeytinyağı…. Bunların yanı sıra kara hindibağ, rezene, biberiyenin tedavi sırasında çok güzel etkileri var. Bunlar dünyada doğrudan doğruya topraktan gelerek tedaviye yardımcı oluyor.
Bakır en büyük anjiyogenetik madde. Bakır kanseri azdırıyor. Bakır küpe takmayın, bakır su borusu kullanmayın, çünkü anjiyogeninizi artırır. Bazı gıdalar vardır ki tümörü engeller, bazıları da vardır ki artırır.
Beyaz şeker kanserin en büyük sebebidir.

Çocuklara haftada iki kez baklagil yedirmelisiniz

Okula giderken çelik sefer tası hazırlayalım. Zaten mutfaklarda porselen, cam, çelik kaplar tercih edin. Ama çelik kaplar krom ve nikel ihtiva etmemeli. Toprak kapların az sırlı olanını tercih edelim.
Çocuğun sırt çantası plastik olmasın. Bez olsun ya da keten olsun. Ayakkabısı PVC ihtiva etmeyen maddelerden yapılmış olsun. Çocuğu sentetik giysilerden koruyalım. Önlüğü keten olsun, pamuklu olsun. Pamuk bile organik olsun.
Haftada 2 defa baklagil yedirmeliyiz. Mutlaka mercimek yemeli.
Çocuklara fast food yedirmemeliyiz. Fast foodçular isyan etmesin. Yiyeceklerin yanına büyük bir tabak salata koyarlarsa fast foodun zararını önleyebilirler. Çocuklarınızın canı çok çekerse ayda bir ya da 2 haftada bir fast food yedirebilirsiniz. Ama fast foodçular yanında büyük bir çanak içinde yeşillik vermeli. 50 bin kere söyledim yeşili artırsınlar.

Kanserle ilişkisi merak edilenler…

Yoga, namaz ve meditasyon tedavi sürecine yardımcı oluyor
Tamamlayıcı tıp dediğimiz şey yalnız gıdayla ilgili değildir. Ruhsal ve bedensel yaklaşımdır. Meditasyon, dans terapisi, gülmek, şarkı söylemek tamamlayıcı tıpta ruhsal ve bedensel yaklaşımla ilgilidir. Meditasyon dediğimiz zaman bunun içine namaz da girer. Yani doğrudan doğruya kendini yaradana odaklamak… Bu kanseri tedavi etmez ama tedavide daha iyi sonuçlar alınır.
Hasta yoga yaparak ve namaz kılarak kendini dış etmenlerden psikolojik olarak korur, toparlanır. Ruhi güç her zaman için bağışıklık sistemini güçlendirir. Kahkaha atmak, gülmek çok faydalıdır. Bundan 5 bin yıl evvel, Mezopotamya’da çaresiz hastaları komik maskların önünden geçirirlermiş, kahkaha atsın diye… 400 sene evvel bile gülme tedavisi varmış.

Müzik bağışıklık sistemini güçlendirir

Bütün araştırmalar klasik müziğin hastada bağışıklık sistemini güçlendirdiği gösterdi. Gürültülü çalışmalar, gürültülü ve üzüntülü müziklerden kaçmalıyız. Ruhumuzu dinlendirecek neşeli veya klasik müzik dinlemeliyiz. Bu bitkilerde de ispatlanmıştır. Klasik müzik dinleyen çiçekler daha sağlıklı büyür. Bu insanlar için de geçerlidir. Hastalar müzik dinlesin ama gürültülü, rahatsız edici ve hüzünlü müzikten kaçsınlar.

Güneşe çıkış saatlerinizi şaşırmayın

Ozon tabakası yırtıldığı için güneş direkt olarak içeri giriyor. Bu yüzden cilt kanseri arttı. Onun için aklınızı başınıza toplayın. 12.00’ye kadar sonra da 16.00’dan sonra denizinize girin. Tarım Bakanlığı’ndan onaylı güneş koruyucu kremleri kullanın. Direkt olarak güneşte kavrulmayın. Gölgenin boyu sizin boyundan kısaysa güneşe çıkmayın.

Akupunktur ve hipnoz kemoterapideki mide bulantısını geçirir

Akupunkturun da tamamlayıcı yeri vardır. Kemoterapi sırasındaki bulantılara mani olur. Ateş basması, ter basmasını engeller. Bunlar araştırmalarda gösterilmiştir. Ama akupunktur hiçbir şekilde tedavi etmez. Sadece hastanın psikolojik durumunu düzeltir. 1975 yılında Amerika’da ve İngiltere’de kabul edilmiştir. Hipnoz hastanın psikolojisinde düzelme sağlar, kemoterapiye tahammülünü artırır.

Devamını Oku - Pr.dr.Erkan Topuz önerileri: Kanser tedavisinde ALLAH inancı çok önemli

Burda dergisi Bahar-Yaz Spesyal No:1 2010

25 Mayıs 2010 Salı

Burda dergisinin rusça versiyonu,2010 yılı spesyal bahar-yaz sayısı.
Dergi 55 sayfa + desenleri var.
Pdf formatında,44Mb.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Burda dergisi Bahar-Yaz Spesyal No:1 2010

Dikiş Dergisi-Шитье и крой № 6, 2010

71 farklı modelin resimleri,dikiş şablonlarına yer verilmiş.
Aslen arjantine ait olan derginin dili rusça.
Dosya iki parçadan oluşuyor,dergi ve patternler-kalıplar.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Djvu ve jpeg formatlı.
Devamını Oku - Dikiş Dergisi-Шитье и крой № 6, 2010

Yazlık örgüler

Yazlık elbise,bluz,hırka,şal,tığ işi süsler,çiçekler gibi farklı modellere yer veren dergiyi burdan indirebilirsiniz.
36 sayfa,djvu formatında.
Devamını Oku - Yazlık örgüler

Şal modelleri

Farklı ve modern ince yazlık şal modellerinin olduğu bu dergiyi Burdan indirebilirsiniz.
Jpeg formatında.
Devamını Oku - Şal modelleri

Roupa em Croche № 13

Bluz,gömlek,yaz eşarpları,dokuma çanta gibi modellerle brezilyalı örgü dergisi Roupa em Croche yi Burdan indirebilirsiniz.
29 sayfa djvu formatında.
Devamını Oku - Roupa em Croche № 13

Sandra №3 2009

Örgü modelleri üzerine kendisini kanıtlamış bir dergi Sandra dergisi.
Modelleri merak edenler dergiyi burdan indirebilirsiniz.
47 sayfa,jpeg formatında.
Devamını Oku - Sandra №3 2009

Örgü Mayo ve bikiniler

El örgüsü ve tığ işi ile yapabileceğiniz yazlık mayolar,bikiniler,yazlık şapkalar mevcut.
Dili rusça,pdf formatında 75 sayfa.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Örgü Mayo ve bikiniler

Para Ti Crochet №7, 2008-İspanyolca örgü dergisi

Yepyeni özgün tasarımlarla hırkalar,tunikler,bluz,çanta,sırt çantası modelleri mevcut.
78 sayfa,djvu formatında.
Detaylı açıklamalar ve net diyagramlardan oluşan ispanyolca bir dergi.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Para Ti Crochet №7, 2008-İspanyolca örgü dergisi

Diana № 9 2009-Örgü Dergisi

Tunik,kazak,ceket,hırka modellerinin yer aldığı ünlü Diana örgü dergisinin bu sayısının kapağındaki model bana çok ilginç geldi.
Belki Derya Baykal çoktan keşfetmiştir :) ama bulmuşken ben de yayınlayayım dedim.
Djvu formatında,30 sayfa,13 model mevcut,rusça.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Diana № 9 2009-Örgü Dergisi

Rus örgü dergisi-Золушка вяжет №7 (262) 2008

Yine yaza özel birbirinden güzel 17 farklı model var.
28 sayfa,jpeg formatında,dili rusça.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Rus örgü dergisi-Золушка вяжет №7 (262) 2008

Сабрина № 5 2010-Sabrina dergisi yaz modelleri

Rusların Sabrina dergisi blogumuz sayesinde şimdiden ünlü oldu :)
sıkı takipçilerine sabrina dergisinin 2010 5.sayısı geliyor...
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Сабрина № 5 2010-Sabrina dergisi yaz modelleri

Crochet! №07 2009-Yazlık dantel örgüler

Önümüz yaz...hazırlıklar çoktan başlamıştır,şimdiden yazlıklarını örenler de vardır ama önümüzdeki yaza hazırlık yapmayı istiyenlere yaz örgüleri dergileri gelmeye devam ediyor.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Crochet! №07 2009-Yazlık dantel örgüler

Knit & Mode № 6, 2010- Yazlık örgüler

Knit & Mode dergisinin bu sayısında 17 orjinal ve parlak fikirden oluşan yazlık tığ işi modeller var.
Dili rusça,41 sayfa,jpeg formatında.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Knit & Mode № 6, 2010- Yazlık örgüler

Burda №6 2010 - Burda dergisi yaza hazırlık haziran sayısı

Rus versiyonu Burda degisi 2010 6.sayısı.
Yaza hazırlık temasıyla dergide birbirinden güzel yazlık modeller var.
Pdf formatında 179 sayfa.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Burda №6 2010 - Burda dergisi yaza hazırlık haziran sayısı

Amigurumi Seibido Mook

Bu dergide çok şirin amigurumi oyuncaklar var,bebekler,kediler,sincaplar vs.
Jpeg formatında ve japonca.
Burdan indirebilirsiniz.

Etiket:Amigurumi oyuncak yapımı resimli anlatım nasıl yapılır,şemalar,ücretsiz dergi kitap
Devamını Oku - Amigurumi Seibido Mook

Amigurumi Vol.1, 2006- Amigurumi oyuncaklar

Bu da başka bir amigurumi dergisi,farklı hayvan figürleri var.
Jpeg formatında,75 sayfa,dili japonca.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Amigurumi Vol.1, 2006- Amigurumi oyuncaklar

Amigurumi Col.5-Mini amigurumiler

Dili japonca,72 sayfa ve jpeg formatında bir amigurumi dergisi.
Minyatür,küçük hayvancıklar nasıl işlenir anlatılmış dergide.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Amigurumi Col.5-Mini amigurumiler

Amigurumi & cie: 25 créations originales au crochet

Dili fransızca,100sayfa,pdf formatında bir Amigurumi dergisi.
Karikatüristik hayvan oyuncak yapımı ele alınmış.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Amigurumi & cie: 25 créations originales au crochet

Amigurumi Teddy NV5778 2006- Amigurumi ile Ayıcık yapımı

Amigurumi bir japon icadı olup :) tığ ve şişlerle oyuncak yapma tekniğidir.
Oyuncak boyutları çok minik yada daha büyük olabilir.
Amigurumi ile eşyalarınızı..mesela çantalarınızı süsleyecek maskotlar yapabilir yada çocuklarınıza hoş oyuncaklar yapabilirsiniz.
İlk Amigurumi dergimizi paylaşalım.
68 sayfa,jpeg formatında ve tabi ki dili japonca.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Amigurumi Teddy NV5778 2006- Amigurumi ile Ayıcık yapımı

Free rapit downloader otomatik dosya indirme programı

24 Mayıs 2010 Pazartesi

İnternetten dosya indirirken işinizi çok kolaylaştıran ve size zaman kazandıran bir program free rapit downloader.
İlk kez kullanıcak olanlar için detaylı bir açıklama yapıcam.
Öncelikle programı BURDAN indirin ve kurulumunu yapın.
Manuel olarak elle dosya indirdiğimiz zaman tek tek kendimiz uğraşıyoruz,örneğin rapidshareden bir dosya indiriyoruz,ikinci bir dosyayı indireceğimiz zaman rapidin zaman saymasını bekliyoruz 30dk veya daha fazla...Bu program tüm bunları sizin yerinize yapıyor,ayrıca sadece tek site değil farklı birkaç siteden aynı anda dosya indirmenize olanak sağlıyor,örneğin aynı anda hem rapidten hem depofiles ten hem letitbitten dosya indirebiliyorsunuz.yapmanız gereken sadece dosyanın bulunduğu adresi(örn: http://depositfiles.com/en/files/cw2pjwahb) kopyalayıp programa eklemek.


Kendi tecrübelerimden edindiğim kadarıyla depofiles,rapidshare,letitbit,uploading,turbobit.net,hotfile sitelerinden dosyları sorunsuz indiriyor.Sadece ifolder sitesinde sorun yaşıyorum,program linki kabul ediyor fakat indirmeyip hata veriyor,bu nedenle zaten mümkün olduğu kadar paylaştığım dosyalar depofiles ve rapidttendir.Bazı sitelerde örneğin hotfile,turbobitte program dosyayı indirmeden önce bir kutucuk çıkartır ve orda yazan kodu girmeniz istenir,kodu girdikten sonra indirmeye devam eder...Ama depofiles,rapid ve letitbit kod da sormaz.
Not:Dosya indireceğiniz sitede örn rapidte free yazan yerlere tıklamanız gerekmiyor,60 saniye saymasını beklemeniz gerekmiyor,bunu program bizim yerimize yapıyor.
Sadece blogumda vermiş olduğum adresi kopyalayıp programa ekleyin o kadar,kod isteyen site ise kodu sorduğunda yazın yeterli.
Siz nette gezinirken program da sırasıyla dosyaları indirecektir.
Epey açıklamalı yazdığımı sanıyorum :) ama yine de bir sorunla karşılaşırsanız lütfen sorun.
Sevgiler...

Devamını Oku - Free rapit downloader otomatik dosya indirme programı

Djvu viewer


Djvu formatlı dergileri görebilmek için Djvu viever programını yüklemeniz gerekiyor.
Küçük ve basit bir program.
Burdan veya Burdan indirebilirsiniz.
1-Programı indirip zipli dosyadan çıkarın,kurun.
2-Dergileri indirdikten sonra.Sağ tuş yapıp "Birlikte Aç" sekmesine tıklayıp Djvu programını seçmeniz yeterli.
Devamını Oku - Djvu viewer

Labores para tu bebe 3- Çocuk odaları için el yapımı eşyalar

20 Mayıs 2010 Perşembe

Çocuklarınızın odasını süsleyebileceğiniz hem kullanışlı hem dekoratif eşyalar yapmak istermisiniz?Bu dergide bu konuyla ilgili çok orjinal fikirler bulabilirsiniz.
Jpeg formatında,italyanca.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Labores para tu bebe 3- Çocuk odaları için el yapımı eşyalar

Professional Cake Decorating

368 sayfalık harika bir pasta dekor kitabı.
Pasta dekoruyla uğraşanların çok işine yarıyacak bir kaynak.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Professional Cake Decorating

Wilton Curso №3-Pasta süslemesi

Wilton Curso pasta süslemeleri kitabının üçüncü serisi.
Çiçek yapımları detaylı olarak anlatılmış.
İspanyolca,pdf formatında.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Wilton Curso №3-Pasta süslemesi

Wilton Decorating Cakes-Pasta dekorasyonu

Dili ingilizce olan bu dergide de farklı pasta süsleme fikirleri bulabilirsiniz.
113sayfa,jpeg formatında.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Wilton Decorating Cakes-Pasta dekorasyonu

Winton Coufse 2 Flowers and more-Pastada çiçek süslemeleri

Detaylı olarak pasta süsleme ve dekorasyonunda kullanılan çiçek şekillerinin nasıl yapıldığı anlatılmış bu dergide.
jpeg formatında,44 sayfa.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Winton Coufse 2 Flowers and more-Pastada çiçek süslemeleri

Cakes to inspire and desire- Pasta dekorasyonu

Kapak pastasına bayıldığımı söylemeden geçemiycem...tam da artık sıkıldım derken bu rengarenk güzel pasta çıktı karşıma :)
Fazla söze gerek yok,yine pasta süslemesi dergisi,ingilizce,121 sayfa,jpeg formatında.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Cakes to inspire and desire- Pasta dekorasyonu

Decoracion de tortas – 5-2006- Palyaçolu pasta süslemesi

Yine çocuk pastalarını konu alan bir dergi,palyaçolar,tavşanlar,hayvan figürleri adım adım nasıl yapılacağı anlatılmış.
Djvu formatında,30sayfa.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Decoracion de tortas – 5-2006- Palyaçolu pasta süslemesi

Decoracion de tortas – 3-2002 - Çocuklar için pasta süslemeleri

Bu dergideki pastalar bir harika :) çocuklar eminim böyle bir pastaya bayılacaklardır.
Jpeg formatında,32 sayfa.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Decoracion de tortas – 3-2002 - Çocuklar için pasta süslemeleri

Tortas encantadas-Çocuklar için pastalar

Bu pasta süsleme dergisinde çocuk pastaları temalı örnekleri var.
Konular masallardan seçilmiş çok ama çok cici pastalar bunlar...tabi yapılabilirliği de tartışılır :)
İspanyolca,jpeg formatında.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Tortas encantadas-Çocuklar için pastalar

El Arte de la decoracion en la comida- Pasta dekorasyonu ve süslemeleri

Şekerlemelerle,marzipanla yapabileceğiniz süslemelere örnekler ve detaylar verilmiş bu dergide.
İspanyolca,djvu formatında,78 sayfa.
Burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - El Arte de la decoracion en la comida- Pasta dekorasyonu ve süslemeleri

Decoracion con Globos №7- Balonlarla dekorasyon ve süslemeler

Bu dergide balonlarla nasıl süsleme yapabileceğiniz konusunda değişik ve güzel fikirler veriyor.
Partilerde,özel davetlerde,çocuklarınızın doğum günlerinde başvuracağınız bir dergi.
Dili ispanyolca,jpeg formatında.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Decoracion con Globos №7- Balonlarla dekorasyon ve süslemeler

Aprendiendo a Decorar Tortas No 15 2003- Pasta süslemeleri

Pasta süslemelerinde çiçek yapımı nasıl olur,boncukla pasta süsleme gibi konuları ve meslek sırlarını anlatan bir pastacılık kitabı.
Djvu formatında.
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Aprendiendo a Decorar Tortas No 15 2003- Pasta süslemeleri

Aprendiendo a Decorar Tortas No 1 2003- Pasta süslemeleri Dergisi

Bu dergide pasta süslemeleri,rulo pasta yapımı adım adım,marzipan malzemesi kullanımı hakkında detaylı bilgi verilmiş.
Dergi djvu formatında.Yanıltmış olmıyayım ama bu da ispanyolca galiba :)
Burdan yada burdan indirebilirsiniz.
Devamını Oku - Aprendiendo a Decorar Tortas No 1 2003- Pasta süslemeleri Dergisi

Wilton Curso №1-

Günümüzde artık o kadar güzel pastalar yapıyorlar ki insan kesmeye kıyamıyor :)
Her ne kadar evde yapılacak türden olmasa da bu işi profesyonel yapan arkadaşlarımız var..işte bu pasta dekor kitapları daha çok onlar için geliyor.Bu arada ben de güzel pasta yapıyorum ama kendimi geliştirmek istiyorum diyorsanız buyurun kitaplara bakın.Kim bilir ileride siz de evlere pasta siparişleri alabilirsiniz ;)

Wilton Curso №1 Pasta dekorasyon dergisi

Dergi ispanyolca.Pdf formatında.
Devamını Oku - Wilton Curso №1-